Hırvatistan’ın güneyinde yer alan, sahip olduğu tarihi eserleri ile adını duyurmuş turizm şehri Dubrovnik’in güzelliklerini keşfetmek için yola çıkıyoruz bu ay. Masmavi denizi ve tarihi yapıları ile görenleri adeta mest eden Adriyatik’in incisi Dubrovnik, ‘Bu yaz nerede tatil yapsam?’ diyenler için güzel bir alternatif sunuyor.
Dubrovnik’in ihtişamı ile karşı karşıyayız. Sanatsal estetiğin kent mimarisine nakşedildiği bu tarihi kentin her bir sokağı size yeni bir keşfin kapılarını aralayacak. Kenti keşfe çıkmadan önce bavulunuzda bir çift rahat ayakkabıya yer açmanızda fayda var. Zira Dubrovnik’in dar sokaklarında dik yokuşlara rastlayacak, renk cümbüşünün arasında derin bir nefes alırken kendinizi doğanın kollarına bırakacaksınız. Tüm bu güzellikleri bir gezgin ruhuyla içinizde hissederken kentin havasına rahatça kapılmanız en güzeli…
Dubrovnik’e Nasıl Gidilir?
UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne alınmış Dubrovnik sadece kent mimarisi ile değil, aynı zamanda denizi, kumu, güneşi ile de yaz tatillerinin önemli destinasyonları arasında adından söz ettiriyor.
Türkiye’den çok fazla uçak firmasının Dubrovnik’e uçmamasından dolayı tur şirketlerinin düzenlediği seyahatleri tercih edebilirsiniz. Bireysel geziniz için Türkiye’den uçacağınız en yakın yer olan Saray Bosna’dan Dubrovnik’e ulaşmanız yaklaşık 5 saatlik bir kara yolculuğuna tekabül ediyor.
Dubrovnik’te Nereleri Görmeli?
Dubrovnik dört bölgeden oluşuyor. Old city olarak bilinen kısım Stari Grad, otellerin çoğunlukta olduğu bölgeler ise Lapad ve Babin Kuk. Şehrin liman kısmı da Gruz ismiyle anılan bölge olarak biliniyor.
Dubrovnik’e gelip de şehrin surlarını görmeden bu kenti gezmiş sayılmazsınız. Şehrin surlarını gezerken kente uzaktan bir bakış yakalayarak muazzam bir manzara ile karşılaşacaksınız. İşte 2 saatlik gezinizin ödülü olan bu manzara gerçekten görülmeye değer. Taş rengi binaların, turuncu çatıların ardından yeşiller arasından karşınıza çıkan o deniz… Sade renklerin bütünü, size kartpostallardan fırlamış bir güzellik sunacak. Bu şehrin rengi için tuğla rengi, yeşil ve mavi diyebiliriz. Ve bir de binalardaki sade ve temiz görünümün temsilcisi krem rengi… Şehrin derli toplu, bir bütün halinde görünümü için bu yoğunlukta kullanılan tek renk büyük önem taşıyor. Özellikle bizdeki yapıların birbirinden ayrık, hem biçim hem renk olarak tezatlıklarla dolu olması estetik algıyı zedelerken bu kentte fabrika ayarlarımıza geri dönüp görsel olarak zenginleşiyoruz diyebilirim.
Şehrin manzarasına doyamayanlar için en güzel aktivite, teleferik ile şehir turu yapmak. Hem keyifli hem de şehri yakından görebilme fırsatı ile teleferik alternatif bir ulaşım sağlıyor.
Gotik Mimarinin İhtişamıyla
Dubrovnik’te görmeniz gereken bir diğer yer ise, Rector Sarayı. Bir ortaçağ sarayı olan Rector Sarayı, bugün müzeye dönüştürülmüş haliyle turistlerin ilgisini çeken önemli bir mekan. Gotik Rönesans eserlerinin yer aldığı müzede tarihin sayfalarında gezindiğinizi hissedeceksiniz.
14.yy’dan kalma Barok mimari manastır, dehlizleri, kilisesi, müzesi ve 1317 yılından beri hizmet veren eczanesiyle şehrin bulunmaz dokusunun tam ortasında yer alan Franciscan Manastırı ve Tarihi Eczane gezinin ilgi çekici duraklarından biri.
Dubrovnik’te Ne Yemeli?
Dubrovnik klasik Akdeniz mutfağından başarılı örnekler sunuyor. Deniz şehri olmasının zenginliği ile burada deniz mahsullerinin tadına varmalısınız. Kaliteli şarapları ile bilinen bu turistik şehirde ciddi bir İtalyan pizzası kültürü de öne çıkmış durumda.
Yöresel lezzetlerinden Zelene Menestr, Dubrovnik’in oldukça ünlü bir yemeği. Bir Hırvat köftesi olan Cevappici ile yapılan hamburgere ise pljeskavica deniliyor. Dubrovnik’in en ünlü tatlısı ile Dubrovacka Rozata.