Farid Farjad Zorlu’da

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Kemanı ağlatan adam”, büyük keman virtüözü Farid Farjad, 19 Kasım’da Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde!

 

Farjad’ın müziği, yüreğini sızlatan, derinlerde, oralarda bir yerde olanı deşeleyen, kabuğundan çıkarandır. Bazen okyanus köpüğünde yüzercesine serinleten, huzur veren, kimi zaman alaca karanlıklara sürükleyen, alıp götüren bir hissiyattır. Hüznü nakış nakış işleyen kemanı adeta “gel beraber ağlayalım.” der.

 

Türkiye’de “Keman’ı Ağlatan Adam” olarak da bilinen Fas asıllı ABD vatandaşı Farid Farjad, 1938 yılında Tahran’da doğdu. 1966 yılında Tahran Müzik Konservatuarı’nda klasik müzik üzerine master yaptı. Bundan sonraki dönemde Tahran Senfoni Orkestrası’nda önemli görevler aldı. Fars Halk Müziği’nde çok derin bir birikime sahip olan Farjad, keman ile Batı Klasik Müziği üzerine de çalışmalarda bulundu. Batı Klasik Müziği üzerindeki çalışmaları Fas müziğinin gelişiminde büyük öneme sahiptir. Şu anda dünya üzerindeki en iyi keman virtüözlerinden biri olan Farjad’ın, yalnızca piyano ve keman kullanarak oluşturduğu Anroozha (O Günler) isminde beş albümden oluşan bir albüm serisi bulunmaktadır. Ayrıca Golha Orkestrası adlı kolektif iki albüm de sanatçının eserleri arasındadır. Bu albümlerde Farjad, kendi deyimiyle doğadaki hüznü notalara dökmüştür. Albümlerinin bu yönde oluşmasının sebeplerinden birisi olarak devrimden sonra ülkesinden uzaklaşması ve ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalmasını göstermiştir. Anroozha serisinin ilk dördünde Farjad’a Abdi Yamini, beşinci albümde ise eşi Mitra Tavakkoli Farjad piyano ile eşlik etmiştir.

 

fazıl Say

 

Fazıl Say İle Mozart Maratonu başlıyor!

 

Çağımızın önde gelen piyanistlerinden Fazıl Say, İstanbul’un tam dört ayrı mekânında, soluksuz bir Mozart maratonuyla büyük besteciye piyano sonatlarının penceresinden bakacak!

 

Mozart’ın konçertolarını seslendirdiği albümü büyük yankı uyandıran ve bu yıl içerisinde bestecinin sonatlarını içeren albümü piyasaya çıkacak olan Fazıl Say, “Mozart’ın müziği paralel bir evren gibidir. Gülüp dans ettiğimiz bu mutluluk anlarında çalgı çaldığımızı unuturuz. Mozart’ın müziği yüzyıllardır bize hep insanların özgün ve olumlu yanlarını hatırlatır.” diyor ve ekliyor, “Eserlerindeki sevinç dolu anlatım nereden gelir? Onlar zafer öyküleridir aslında: İnsan sevgisinin, eşitliğin, özgürlüğün zaferini anlatan dipdiri öyküler.” Fazıl Say’a göre, Mozart bir öykücüdür zaten ve Mozart yorumu “bir öyküyü keşfetmek, fanteziyi canlandırabilmektir.” Böylesi güzel ve zorlu eserlerin, üstelik bir maratonda, Fazıl Say gibi olağanüstü tekniğe ve yorum gücüne sahip bir piyanistten başkasına emanet edilmesi de düşünülemezdi şüphesiz.

 

Sanatçı, geçtiğimiz sezonlarda iki konserde Mozart sonatları seslendirdiğinde salonu dolduran Münihli dinleyicilerin coşkulu alkışlarıyla karşılanmış; Berlin Konzerthaus’un yerleşik sanatçısı olarak gerçekleştirdiği 12 konserlik serinin sonunda ise Mozart Matineleri’nde sahneye çıkmış ve eleştirmenler ile müzikseverlerin yine övgüsünü toplamıştı. Çeyrek asırdan fazladır müziğiyle tüm dünyada dinleyicileri ve eleştirmenleri derinden etkileyen, tipik klasik müzik şablonuna hiçbir zaman sığmayan ve en bilinen eserlere bile kendi yorumunu getirebilen Fazıl Say, 43. İstanbul Müzik Festivali’ndeki “Mozart Maratonu” ile yine çok konuşulacak

 

Etkinlik tarihleri:

9 Haziran Süreyya Operası, Kadıköy

11 Haziran Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall, Beşiktaş

12 Haziran Heybeliada Triada Manastırı, Heybeliada

13 Haziran Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Harbiye

 

Müzikziyafet

 

Müzik ziyafetine hazır mısınız?

 

Dünyaca ünlü Berlin Filarmoni Orkestrası’nın kendi viyolonsel grubundan oluşan 12 Çellist, 43. İstanbul Müzik Festivali kapsamında 01 Haziran’da Aya İrini Müzesi’nde sahne alacak

 

Kelimenin gerçek anlamıyla eşsiz bir topluluk olan 12 Çellist, namı diğer “Muhteşem On İki” (Die Welt), güzellik ile melankoliyi, güven ile esnekliği ve icralarındaki bulaşıcı keyfi aynı anda tattıran bir birlikteliği sunacak siz müzikseverlere. Dünyaca ünlü Berlin Filarmoni Orkestrası’nın kendi viyolonsel grubundan oluşan 12 Çellist zaman içinde üyeleri değişse de, devamlılık ve yeniliğin oldukça başarılı bir örneği. Her senfoni orkestrasının kendi viyolonsel grubu mevcuttur elbette, fakat dünyanın başka hiçbir yerinde bu derin sesli yaylıların biraraya gelerek oluşturduğuna benzer bağımsız bir topluluk daha yoktur – orkestra içinde orkestra, başarı üstüne başarı… Adeta bir elden idare ediliyormuşçasına, oldukça zor sağlanan bir uyumun zirvelerinde dolaşan topluluk, 1972’den bu yana düzenli konserler veriyor ve dinleyicilerine nadir yakalanan anları yaşatıyor. Berlin’in yanı sıra başka merkezlerde de konser veren topluluk, kimi zaman oldukça uzak mesafeler katediyor. İlk sahneye çıkışlarını gerçekleştirdikleri Tokyo İmparatorluk Sarayı’nda pek çok konsere imza atan 12 Çellist’in albümleri ise 2001 ve 2005 yılında ECHO Klassik ödülüne layık görüldü. Boris Blacher, Jean Françaix, Iannis Xenakis, Wolfgang Rihm ve Tan Dun gibi çağdaş besteciler ise topluluğa özel yapıtlar yazdı. 12 Çellist bu yıl boyunca verecekleri toplam sekiz konserde Almanya’nın çeşitli şehirlerinin yanı sıra Londra, Lüksemburg, Rotterdam ve 43. İstanbul Müzik Festivali’nde dinleyicilerle buluşacak. Topluluğun Bach’tan Fransız şansonlarına ve Piazzolla’ya uzanan İstanbul programında sizleri bir de sürpriz bekliyor. 1982’den bu yana Berlin’de yaşayan, Cemal Reşit Rey’in öğrencisi, besteci Tayfun Erdem’in Mavi Kelebeklerin Marşı’nın Türkiye prömiyeri bu akşam Aya İrini Müzesi’nde. Bestecinin dediği gibi “Zaten iyi bir aşktan ve iyi bir müzikten daha fazla ne bekleyebiliriz ki.”

 

“Muhteşem On İki”

  1. Ludwig Quandt
  2. Bruno Delepelaire
  3. Dietmar Schwalke
  4. Richard Duven
  5. Christoph Igelbrink
  6. Olaf Maninger
  7. Martin Menking
  8. David Adorjan
  9. Rachel Helleur
  10. David Riniker
  11. Solène Kermarrec
  12. Nikolaus Römisch

 

Ressam ve Resim:

Mehmet Güleryüz Retrospektifi

 

İstanbul Modern’in düzenlediği “Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi”, sanatçının 1960’lı yıllardan 2010’lu yıllara uzanan kariyerinin bir dökümü niteliğinde. Güleryüz’ün resimden desene, heykelden gravüre, tiyatrodan performansa uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümüne ışık tutan sergi, Sanatçının 1960’lardan itibaren desen, resim, heykel, gravür, porselen üzeri boyama, performans gibi alanlarda gerçekleştirdiği üretimleri bir araya getiriyor. Kronolojik bir akışla sunulan sergi, bir ressamın iç dünyasını anlamaya yönelik kendisinin kaleme aldığı metinlerle zenginleşiyor. Ressam ve resim arasındaki tutkulu ve derin bağı görünür kılan 150’ye yakın yapıt ve multimedya sunumlarıyla canlandırılacak 300 civarındaki desene yer veren sergi ayrıca, sanatçının tüm dönemlerini, hayat hikayesini, içinden geçtiği farklı koşulları ve hakkında yazılanları bir araya getiren zengin bir biyografi duvarıyla 1960’lı yıllardan bugüne Türkiye sanat ortamının kişisel bir hikayesini de görünür kılıyor. “Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi” 28 Haziran tarihine kadar İstanbul Modern’de görülebilecek.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.