Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, B20’nin Ticaret ve Yatırım Görev Gücü Eş Başkanlığı’nı üstlenerek, Türkiye’nin G20 dönem başkanlığını yürüttüğü 2015 yılından sonra B20 görev güçlerinde bir Türk şirketi adına eş başkan olarak görev alan ilk temsilci oldu.
Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, B20’nin Ticaret ve Yatırım Görev Gücü Eş Başkanlığı’nı üstlenerek, Türkiye’nin G20 dönem başkanlığını yürüttüğü 2015 yılından sonra B20 görev güçlerinde bir Türk şirketi adına eş başkan olarak görev alan ilk temsilci oldu. Koç Holding açıklamasına göre, G20 ülkelerinin önde gelen iş dünyası kuruşlarını ve sanayi örgütlerini bir araya getiren B20, İtalya Dönem Başkanlığı’ndaki ilk toplantısını 21-22 Ocak tarihlerinde gerçekleştirdi. B20 ülkeleri, dünya ekonomisinin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 85’ini oluştururken, global ticaretin yüzde 75’ine katkıda bulunuyor. B20 Ticaret ve Yatırım Görev Gücü üyelerini ise toplamda 29 ülkedeki 22 sektörde faaliyet gösteren 115 üst düzey yönetici temsil ediyor. Üyelerin mensup olduğu kurumlar 4.5 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayarak, yıllık 400 milyar avronun üzerinde ciro kaydediyor.Gerçekleşen toplantılar kapsamında; dünya ekonomisinin salgın sonrasında toparlanma süreci, sürdürülebilir kalkınma, küresel yönetişimi daha etkin hale getirmek gibi konular ele alındı.
“Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyuyorum”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Levent Çakıroğlu, 29 ülkedeki 22 sektörü kapsayan bu önemli görev gücüne eş başkanlık etmekten ve Türkiye’yi bu görev gücünde temsil etmekten gurur duyduğunu ifade etti. İçinde olunan dönemin zorlukları da dikkate alındığında, B20’nin İtalya Dönem Başkanlığı’nda çok önemli bir görev üstleneceğine inandığını aktaran Çakıroğlu, şunları kaydetti: “Her geçen gün çözümü zorlaşan küresel sorunların üstesinden gelmek için, hükümetlerden iş dünyasına kadar tüm paydaşların bu istişare sürecini daha ciddiye alması gerekiyor. Bu çerçevede, yıl boyunca üzerinde çalışacağımız konulardaki tavsiyelerimizin ne ölçüde hayata geçeceğinin izlenmesini sağlayacak, önümüzdeki yıllarda aynı gayretlerin tekrarına değil güçlendirilmesine yardımcı olacak, daha sağlam ve kurumsal bir takip mekanizmasının tesis edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İtalya Dönem Başkanlığı’nın böyle bir amaca hizmet edebilmesini umarım.”