TÜSİAD: Türkiye sorunlarla mücadelede yalnız kalmamalı…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, koronavirüs salgının etkilerine yönelik açıklamalarda bulundu.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, küresel finansal risklerle mücadelenin uluslararası iş birliği içerisinde yürütülmesi gerektiğini belirterek, “Bu amaçla pek çok uluslararası kurum şimdiden önemli fonlar ayırdı. ABD Merkez Bankası (FED) pek çok ülkeyle döviz swap hattı açtı. Türkiye de bu sorunlarla mücadelede yalnız kalmamalı” dedi.

Kaslowski, koronavirüs salgınının yayıldığı her ülkede ekonomi üzerinde benzer etkiler yaptığını, Türkiye ekonomisinin de finansal piyasalar, dış ticaret ve iç talep olmak üzere üç farklı kanaldan etkilendiğini anlattı.

Bu yıl hem turizm hem de ihracat gelirlerinde önemli bir gerileme görüleceğini aktaran Kaslowski, diğer taraftan iç talepte bir daralma yaşandığını, pek çok sektörün hizmetlerini salgının yayılım hızını azaltmak için durdurduğunu söyledi. Kaslowski, dış talebin zayıf olduğu, turizm gelirlerinin önemli ölçüde azaldığı bir ortamda dengeli büyümenin çok mümkün görünmediğini vurgulayarak, “Bu yıl büyümenin oldukça cüzi oranlarda gerçekleşmesi beklenmeli. 2’inci çeyrekte iç ve dış talep aynı anda duracak, ekonomide büyük ölçüde daralma yaşanacak. Salgının seyri eğer tahmin edildiği gibi yaz aylarında azalacaksa iç talep 3’üncü çeyrekte geri dönecektir ama küresel ekonomide özellikle Avrupa’da ekonomik kriz çok daha uzun sürecek. Bu nedenle yılın 2’inci yarısında dış talepten büyük bir katkı beklememek gerekir. 2020 iç talep ağırlıklı büyüyeceğimiz bir yıl olacak. Biz olumlu düşünerek küçük de olsa pozitif bir büyüme yakalayacağımıza inanıyoruz. Enflasyon üzerinde petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüş olumlu etki yapıyor, ancak döviz kurunda artış sürüyor. Enflasyon yıl sonunda yüzde 9-10 civarında kalabilir. Turizm ve ihracat gelirlerindeki kayıplar nedeniyle çok sınırlı bir cari açık bu yıl görebiliriz” dedi.

Merkez Bankası döviz rezervinde son aylarda hızlı bir gerileme olduğuna işaret eden Kaslowski, döviz likiditesine özellikle dikkat edilmesi gereken bir döneme girildiğini dile getirdi.

Kaslowski, uluslararası kurumlarla iş birliğine her zamankinden daha fazla önem verilmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Küresel finansal risklerle mücadele uluslararası iş birliği içerisinde yürütülmeli. Bu amaçla pek çok uluslararası kurum şimdiden önemli fonlar ayırdı. Fed pek çok ülkeyle döviz swap hattı açtı. Türkiye de bu sorunlarla mücadelede yalnız kalmamalı” ifadelerini kullandı.

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, destek programının temel amacının istihdamı korumak ve işletmelerin devamlılığını sağlamak olması gerektiğini, mevcut ekonomik yapının korunamadığı durumda, salgın geçtikten sonra ekonomiyi ayağa kaldırmak için çok daha uzun bir süreye ve daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulacağını dile getirdi.

Ne kadar erken ve yaygın destek verilirse yapıyı muhafaza etmenin o kadar mümkün olacağını vurgulayan Kaslowski, “Bu nedenle destek programının odağı işletmelerin nakit akışlarındaki bozulmanın zincirleme iflaslara neden olmasını engellemek ve istihdam kayıplarını en aza indirmek olmalı. Bunun yanında genel makroekonomik dengelerin sarsılmaması ve finansal bir krize neden olmaması için de tedbirler alınmalı. Döviz likiditesinde sorun yaşanmaması için FED ile swap hattı açılması ya da alternatif dış kaynak bulunması için girişimlerde bulunulması bu anlamda önemli olacaktır. Paketin genel büyüklüğü ise ekonominin büyüklüğü ile orantılı olmalı. Yurt dışı örnekler verilen desteklerin Avrupa’da milli gelirin yüzde 20’leri civarında olduğunu gösteriyor. Ülkemizin kaynakları maalesef daha sınırlı ve enflasyon tehlikesi büyük, ancak etkileri nedeniyle neredeyse savaş durumuna benzetilen böyle bir dönemde istihdamın ve ekonomik sistemin korunması zorunlu. İstihdamın ve işletmelerin devamlılığını sağlama hedefi doğrultusunda destek paketlerinin milli gelirin yüzde 10’u seviyesinde bir büyüklüğe ulaşmasını beklemek daha gerçekçi olacaktır. Elbette öncelik ve birincil koşul ise Bilim Kurulu’nun virüsün yayılım hızını azaltmak için tavsiyelerine uymak olmalı. Çünkü insan hayatı her şeyden kıymetli ve sağlık sistemimizin devamlılığı esastır” dedi.

Artık bilim insanlarının uyarılarını hem devletlerin hem de iş dünyasının daha da fazla dikkate almasının önemine işaret eden Kaslowski, küresel risklere bu gözle bakılması gerektiğini vurguladı.

Kaslowski, salgının etkileri ile mücadele ederken iklim değişikliğiyle, plastik kirliliğiyle uzun vadeli mücadelenin de zayıflatılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Aksine daha güçlü adımları kararlılıkla atmalıyız. Kurumların yetersiz olması onlara ihtiyaç olmadığını değil, uygulamada yetersiz kaldıklarını gösterdi. Küresel koordinasyon ve iş birliğini hızlı ve verimli şekilde sağlamak, yeni dönemde üzerinde çalışmak zorunda olduğumuz bir gerçek. Sınırların içine kendimizi kapatmanın çare olmadığı bir kez daha görüldü. Pek çok ülke birbirlerine bilimsel veri aktarımı, test kitleri, sağlık ekipmanları, hatta sağlık personeli göndererek destek verdi. Bence bunlar gelecek yeni döneme ilişkin umutlu olmamız için iyi işaretler” diye konuştu.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.