Amsterdam’ın takdire şayan özgürlüğü…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sokaklarında eğlence ve keşfetme duygusunu bir arada yaşatan Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ın müze ve sanat galerileri, gözlere tam bir şölen. Şehir aynı zamanda dünya genelinde eğlence anlayışı ve çılgın gece hayatıyla tanınıyor. 

Amsterdam, ismini Amstel Nehri’nden alıyor. Ülkenin en kalabalık şehri. Yüzlerce su kanalının böldüğü adalar üzerinde, adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Amsterdam’ın takdire şayan özgür bir duruşu var. Günümüzde dünyanın dört bir yanından farklı etnik köken ve inanca bağlı insanların  yaşadığı şehirde, yaklaşık 3,5 milyon turist ziyaret ediyor.

Kraliyet Sarayı:

Dam Meydanında bulunan Koninklijk Sarayı, Ulusal Anıtın karşısında, Yeni Kilise’nin yanında yer alıyor ve dönemin işlek liman bölgesi olan Damrak’a bakıyor. Hollanda’nın 3 sarayından biri olan yapı 1655’te belediye binası olarak açılmış ve zamanında Avrupa’nın en büyük yönetici binasıymış. Daha sonra ise kraliyet sarayına dönüştürülerek kraliçe devlet ziyaretleri, yeni yıl resepsiyonları ve resmi etkinlikler için kullanılmaya başlanmış. Mimarının Roma tarzı yönetici saraylarından esinlendiği yapı pek çok kez dünyanın 8. harikası olarak anılmış.

Yeni Klise:

Amsterdam’daki en eski kiliselerden olan Yeni Kilise (De Nieuwe Kerk), ülkeler, dini inançlar ve medeniyetlere ait kültürel hazinelerin bulunduğu sergileriyle ünlü bir yapı. Dam Meydanında Kraliyet Sarayının hemen yanında bulunan kilise 15. Yüzyılda gotik tarzda inşa edilmiş. Hollanda Monarşi devletinin göreve başlama ve taç giyme törenleri de burada yapılıyor.

Anne Frank Evi:

2. Dünya savaşını tuttuğu günlüklerde anlatan bir Yahudi kıza adanmış. Prinsengracht kanalına bakan ve 1635’te yapılan müze binası, eski bir tüccara ait. 1942’de Nazilerden kaçan Yahudilerden olan Frank ve Van Pels aileleri, 1942 ile 1944 arasında 25 ay boyunca bu binadaki gizli bir dairede saklanmışlar. Anne Frank da,  burada saklandığı süre boyunca yaşadıklarını günlüğüne kaydetmiş. İlk kez 1960’da açılan ve 1999’da genişletilen müze, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamaya devam ediyor.

Vondelpark:

İsmini, ünlü şair Joost van der Vondel’den alan Vondelpark muhteşem doğası büyüleyici güzelliğiyle aynı zamanda Amsterdam’ın en büyük, Avrupa’nın da en ünlü parkı. Vondelpark‘ta 100 tür ağaç, geniş bir yerel ve ithal bitki türü ve orkestra sahnesi, gül bahçesi, kuğu ve ördeklerin gezindiği göller ve küçük akarsular bulunuyor.

Marken ve Monnickendam’ın kuzeyinde yer alan parkta hediyelik dükkânlar, rıhtımında kafeler ve restoranlar bulunmakla birlikte tiyatrolara, gösterilere, bir film müzesine, yürüyüş yolları ve bisiklet parkurlarına ev sahipliği yapıyor. 1864’te bir grup hayırsever tarafından kurulan bu şirin park her yıl yaklaşık 10 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. 46 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan Vondelpark‘ta inek, koyun, sincap ve geniş bir parlak yeşil papağan kolonisi de yaşıyor. 

Keukenhof Parkı:

Avrupa’nın en büyük çiçek bahçesi olan Keukenhof Parkı, her yıl mart sonundan mayıs ortasına kadar açan laleleriyle adeta bir yeryüzü cenneti… Bu dönemde turist sayısı neredeyse üçe katlanıyor. Yalnızca lalenin değil envaiçeşit çiçeğin de bulunduğu rengârenk parkta, her bahar 7 milyondan fazla lale, nergis, sümbül ve orkide açıyor. Her yıl yaklaşık 1.000.000  ziyaretçi alan, 32 hektarlık alana kurulmuş olan devasa park, adeta masal etkisi yaratan düş bahçesine dönüşüyor. Parkta aşçılık, aşk, arı, aile, sağlık, Hollanda ineği,  geri dönüşüm bahçeleri ile Rob’un aile bahçesi olmak üzere farklı ilham bahçeleri bulunuyor.

Kelime anlamı “Mutfak bahçesi” olan Keukenhof’ta birçok farklı aktivite de düzenleniyor. Bisiklet turları ve bot turlarıyla parkı bisiklet ve botla gezebileceğiniz gibi, Keukenhof üzerinde Dakota uçağı ile geziye çıkabiliyor, Bloemencorso Lisse denilen çiçek geçiş törenlerine katılabiliyorsunuz.

Amsterdam Madame Tussauds Müzesi:

En ünlüsü Londra’da bulunan bal mumu müze zinciri olan Madame Tussauds Müzesi Dam Meydanı’nın hemen yanındaki Peek & Cloppenburg Binası’nda yer alıyor. Tüm Madame Tussauds müzeleri gibi dünyaca ünlü isimlerin birebir boyutlardaki balmumu heykelleri sergileniyor. Aynı zamanda müze girişinde Hollanda tarihi hakkında bilgi alabiliyor, müzeyi gezerken interaktif oyunlara da katılabiliyorsunuz.

Madame Tussauds Müzesi, Fransa doğumlu olan Marie Tussaud’un yaşadığı 1761 ile 1850 yılları arasında yaptığı çalışmalardan yola çıkılarak Londra’da kurulmuş ve sonrasında buradan tüm dünyaya yayılmış. Marie Tussaud hayatını kaybettiğinde, ünlü kişilerin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak için yaptığı 400 kadar mum mask bırakmış. Amsterdam, Hong Kong, New York City, Los Angeles, Hollywood, Berlin ve Şangay’da şubeleri bulunan müze Amsterdam gezisine dâhil edilebilir.

Zaanse Schans

Amsterdam’a 30 dakika mesafedeki Zaan ırmağı kıyısında yer alan Zaanse Schans, 17. Yüzyılda buraya ilk yerleşenler tarafından kurulmuş. Buradaki tüccar ve balıkçılar Zaan Irmağı çevresindeki ilk yel değirmenlerini sel baskınlarını önlemek amacıyla inşa etmişler. Daha sonraları ise bölgedeki yüzlerce yel değirmeninde tahıl, kâğıt, tahta, yağ, tütün ve kenevir işlenmeye başlanmış. Bir zamanlar yaklaşık 1000 değirmenin bulunduğu Zaanse Schans’de 1920’lere kadar yalnızca 20 tanesi dayanabilmiş. Şimdilerde ise Zaanse Schans, eski dükkânları ve yeşil ahşap evleriyle şipşirin bir köy.

amsterdam-kraliyet-sarayı AmsterdamYeni-Klise- anne frank evi Keukenhof park ea KSAmsterdamBahce0001 Vondelpark Zaanse Schans

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.