SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi Zaur Gahramanov, K etkisiyle petrokimya ürünleri ihracatını Avrupa’dan doğu ülkelerine kaydırdıklarını belirterek, “Petrol fiyatlarının 20 dolar seviyesine kadar düşmesiyle, herkes gibi biz de etkilendik. Düşen petrol fiyatları sebebiyle ikinci petrokimya projemiz için nihai yatırım kararını 2021’in son çeyreğine erteledik. İnanıyoruz ki 45-55 dolar arasındaki fiyatlar Amerika, Suudi Arabistan ve Rusya’nın yanı sıra diğer ülkeler için de ideal seviye.” dedi.
Gahramanov, Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı konumunda bulunan SOCAR Türkiye’nin Kovid-19 salgınıyla mücadele sürecinde aldığı aksiyonları ve planları AA muhabirine anlattı.
Enerji sektörü de Kovid-19 salgınından fazlaca etkilendi. Bu süreçte ne tür önlemler alıyorsunuz?
STAR Rafinerimiz tam kapasite devreye girmişti ve iyi bir süreç yakalamıştık. Maalesef Kovid-19 bizim projelerimizi de etkiliyor. Şu anda en önemli konu tüketim. SOCAR olarak biz 15 ülkede çalışıyoruz ve tüketimde yüzde 50-60’ı bulan düşüş yaşanıyor. Uçuş yasakları sebebiyle jet yakıt tüketimi de çok azaldı. Yeni bir rafineri olduğu için sahip olduğumuz teknoloji bize üretim esnekliği sağlıyor. Biz de jet yakıtı üretimimizi mart ayı itibarıyla dizele çevirdik. Dizel tüketiminde de son bir ayda yüzde 15 düşüş oldu. Sosyal izolasyon devam ettiği sürece bu düşüş de sürecek. Hesaplamalarımıza göre, tüketimdeki düşüş yüzde 40’ı bulursa bizim de rafinerinin kapasitesini yüzde 10-15 düşürmemiz gerekecek. Tabii ki olmamasını umut ediyoruz ama her türlü senaryoya hazırız. Bizim bir avantajımız da rafinerimizin petrokimya ayağının olması. Petrokimya tesisimizde üretim şu anda iyi gidiyor. Ama tüm üretimimize baktığımızda bu durum 2-3 ay daha sürerse, bizim de bazı adımlarımızı atmamız gerekecek.
Jet yakıtı üretiminin ne kadarı dizel üretimine dönüştürüldü?
Bu dönüşüm sürecini bir hafta gibi bir sürede tamamladık. Rafinerimizin yıllık jet yakıtı üretimi 1,7 milyon ton. Bunu mart ayı itibarıyla dizele çevirmeye başladık.
Dizel hariç başka ürünlere dönüşüm olabiliyor mu?
Olabiliyor. Jet yakıtını dizele çevirirken ek petrokimya hammaddesi çıkıyor. Bizim rafineri ve petrokimya tesislerimiz entegre olduğu için ilave olarak çıkan petrokimya hammaddesini Petkim’e gönderip işliyoruz.
Rafineri dışındaki yatırımlarınız için senaryolarınız neler?
Türkiye’de enerjinin tüm alanlarında varız. Bütün alanlarda da Kovid-19’un etkisini görüyoruz. Doğal gaz tarafında biraz daha farklı bir denge ortaya çıkıyor. Sanayinin gaz tüketimi düşse de insanlar evde kaldığı ve gaz tükettiği için bir dengelenme oluşuyor.
Petrokimya sektöründe ise tüketimde bazı düşüşler yaşıyoruz. Petrokimya açısından baktığımızda son günlerde tıbbi malzeme üreticilerinin hammadde ihtiyacı arttı. Şimdiye kadar bu taleplerin tümünü biz karşıladık ve bundan sonra da karşılamaya devam edeceğiz. Petrokimya üretimimizin yüzde 50’sini ağırlıklı olarak Almanya, İtalya, İspanya olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç ediyorduk ama bu ülkeler Kovid-19’dan en fazla darbe alanlar arasında. Bu yüzden, bizim ihracat rotamız da değişti ve doğu ülkelerine kaydık. Umuyoruz ki Kovid-19’dan sonra eski pazarlarımıza dönebiliriz fakat bu süreçte yeni yollar üretmemiz gerekiyor. Yeni bir dünyada yaşıyoruz. Kovid-19’dan sonra ekonomik ve siyasi bakımdan da çok yeni bir dünyada yaşayacağız. Biz de buna hazır olmalıyız. Ekonomik kriz 3-4 ay sonrasında çok daha derin olacak.
Sizin ikinci bir petrokimya yatırımı planınız vardı. O projenin takviminde bir değişiklik oldu mu?
Yatırım takvimimizde bir gerileme olacak. Bilindiği gibi petrol fiyatlarının 20 dolar seviyesine kadar düşmesiyle herkes gibi biz de etkilendik. 20-30 dolar bandındaki fiyatların bizim ve partnerlerimizin de yatırım planlarına büyük etkisi oldu. İkinci petrokimya tesisimizin son yatırım kararını 2020’nin sonunda vermeyi planlıyorduk fakat düşen petrol fiyatları sebebiyle ikinci petrokimya projemiz için nihai yatırım kararını 2021’in son çeyreğine erteledik.
Petrol fiyatlarının hangi seviyede olması gerekiyor ki üretici ve tüketici ülkeler için sürdürülebilir bir piyasa ortaya çıksın?
İnanıyoruz ki 45-55 dolar arasındaki fiyatlar Amerika, Suudi Arabistan ve Rusya’nın yanı sıra diğer ülkeler için de ideal seviye. Bu fiyatlar oluşsa, geleneksel petrol üretimi yapan ülkelerin tamamı için doğru bir fiyat olabilir. Amerika’nın ürettiği kaya petrolünde de maliyetler varil başına 30-35 dolar seviyesine geliyor. Onlar da optimizasyon yaptılar. Bu sebeble, 45-55 dolar bandı tüm kesimler için ideal seviye olacaktır.
Petroldeki talep ve arz dengesinin sağlanması için neler yapılabilir?
Kovid-19’un da etkisini göz önüne aldığımızda, şu anda petrol üretiminde günlük 10 milyon varil kesintisi yeterli değil. Bazı uzmanlar 30 milyon varil kadar talepte azalma olabileceğini öngörüyor. Tabii ki günlük petrol üretiminde en az 10 milyon varil kesinti yapıldığında, piyasadaki dengesizliğin yok edilmesini sağlayabilir ve fiyatların sabitlenmesine yardımcı olabilir.
Türkiye’de bu süreçte yaşanan ekonomik gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; Türk devleti hem sosyal refahı sağlamak, tüketimi ve orta ve küçük üreticiyi desteklemek için çok önemli adımlar attı. Bizim gibi büyük şirketleri desteklemek adına, yatırımlarımızı devam ettirebilmemiz için de çok doğru adımlar atıldığını söyleyebilirim. Biz Türkiye ekonomisine inanıyoruz. Bu krizden sonra orta ve küçük işletmelerin desteklenmesi çok önemli olacak. 2,3 milyon orta ve küçük işletmenin faaliyetleri durdurduğu belirtiliyor. O yüzden, hızlı bir şekilde bu işletmelerin desteklenmesi ve bu işletmelerin yeniden ekonomiye girmesi çok önemli. SOCAR olarak biz de çalıştığımız şirketlerle daha uzun vadeli bir fiyatlama stratejisini uygulamaya geçirdik. Biz 15 ülkede faaliyet gösteriyoruz ve bu ülkeler arasında en sağlam yatırım ortamı Türkiye’de bulunuyor. Bu sadece bugün için geçerli değil, her zaman için geçerli. Biz Azerbaycan devlet şirketi olarak Türkiye’ye 16 milyar dolarlık yatırım yaptık ve bu yatırımlar devam edecek.
Sosyal medyada bazı gruplar tarafından bizimle ilgili bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Palmali Grup ismindeki bazı taraflarca bize yönelik bir algı yaratma süreci var ama bu şirketin sahibinin bizimle hiçbir ilişkisi, ortaklığı bulunmamaktadır. Bu şirketle Londra’da mahkemelik olduk. Bizim onlara borcumuz yok, onların bize borcu var. Buna rağmen böyle bir algı oluşturma peşindeler. Biz, Azerbaycan şirketi olarak Türkiye’deki yatırımlarımıza aynı şekilde devam edeceğiz. AA