İstanbul, British Council ve Sabancı Vakfı iş birliğiyle 5-6-7 Mart’ta dijital olarak düzenlenecek olan WOW – Dünya Kadınlar Festivali İstanbul başladı. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı “Bugün hala siyasette, istihdamda ve karar alma mekanizmalarında kadınların temsilinin çok düşük olduğunu görüyoruz. Bu demek oluyor ki kadınların sesini daha da görünür kılmalıyız” dedi.
Women of the World Vakfı (WOW ) Jude Kelly tarafından 2018’de, global WOW Dünya Kadınlar Festivali hareketini hayata geçirmek amacıyla kuruldu. Festival ilk kez Birleşik Krallık’ta 2010’da kadın ve kız çocuklarını kutlamak, potansiyellerini kısıtlayan engelleri anlamak için ve karşılaştıkları sorunlara dair farkındalığı artırmak ve bu sorunlara kolektif çözümler geliştirmek amacıyla düzenlendi. İstanbul da bu yıl 5-6-7 Mart’ta gerçekleşecek olan festivalle birlikte bu hareketin içinde yer alıyor. British Council ve Sabancı Vakfı iş birliğiyle düzenlenen ve 100’den fazla kişi ve kurumun katıldığı festival, YouTube hesaplarından ücretsiz izlenebiliyor.
Toplumsal cinsiyeti odağına alarak kapsayıcı bir alan yaratmayı hedefleyen WOW – Dünya Kadınlar Festivali İstanbul, on beş milyondan fazla kişinin yaşadığı İstanbul’da “Şehirde Kadın Olmak” temasını ele alıyor. Festival, WOW Vakfı Başkanı ve kurucusu Jude Kelly, British Council Türkiye Direktörü Cherry Gough, British Council Mütevelli Heyeti Başkanı Stevie Spring ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın açılış konuşmaları ile başladı.
– “Kadınların sesini daha da görünür kılmalıyız”
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı salgın sürecinde eşitsizliklerin daha da derinleştiğini ve bundan en çok kadınlar ve kız çocuklarının etkilendiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Kadın hakları mücadelesinde en güncel konuları tartışacağımız bu heyecan verici festivalde aynı zamanda kazanımlarımızı kutlayacağız. Sabancı Vakfı olarak, 47 yıldır kadınlar ve kız çocukları her zaman önceliğimiz oldu. Pandemi sürecinde de maalesef, özellikle kadın hakları alanında uzun yıllardır elde edilen kazanımları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin raporuna göre; pandemi nedeniyle dünya genelinde 47 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluğa sürükleniyor. Erken yaşta evlilikler ve kız çocuklarının okulu bırakma oranlarında artış bekleniyor.
Ayrıca, kadına yönelik şiddet vakalarının en az yüzde 20 oranında arttığı görülüyor. Böylesi bir zamanda güç birliği yapmaya ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu anlamda sivil toplumla sanat dünyası arasında köprü kuran Dünya Kadınlar Festivali’ni çok önemli buluyoruz. Üç gün sürecek festivalde yalnızca sorunlar ve çözüm yolları tartışılmayacak, aynı zamanda bugüne kadar elde edilen kazanımlar da hatırlanacak. Geçmişten bugüne kazanımları hatırlamak, yeni mücadeleler için özellikle pandemiden sonra en güçlü motivasyon kaynağımız olacak. Bugün hala siyasette, istihdamda ve karar alma mekanizmalarında kadınların temsilinin çok düşük olduğunu görüyoruz. Bu demek oluyor ki kadınların sesini daha da görünür kılmalıyız.
Hayatın her alanında eşit katılıma ihtiyacımız var. Bu yüzden, bu festivalde sadece kadınların sesini duyacağız. İnanıyorum ki bu festival bizlere birlikte olmanın önemini ve dayanışmanın gücünü bir kez daha gösterecek. Hepimize umut ve güç veren bir festival olmasını diliyor, daha eşitlikçi bir dünya hayaliyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü şimdiden kutluyorum.”