O, reklamcılık ve halkla ilişkiler sektörünün duayenlerinden… Bugüne kadar sayısız başarılı projeye imza attı ve yaptığı işlerle ülkemize büyük bir ivme kazandırdı. Kendisinin de söylediği gibi, direk gibi sağlam duran, direkt konuşan, sevgi dolu ve bir o kadar da meraklı bir iş kadını Mine Kalpakçıoğlu…
Reklamcılık sektöründeki başarılarıyla adından söz ettiren Mine Kalpakçıoğlu ile iş hayatına ve projelerine dair ilgiyle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik. “İşinizi ne kadar iyi yapsanız yapın, zayıf bir bilinirlilik ve eksik bir imaj ile o işi bir sonraki kademeye taşımanız zor olacaktır!” diyen Kalpakçıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, doğru reklamın önemi bir kez daha gözler önüne serildi.
– Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Aile kavramını, çalışma hayatını, sporu ve doğayı çok seven bir insanım. Çocukluğumda, ailemle bu öğelerin dopdolu olduğu bir hayat yaşadım. Şimdi ise aynısını oğluma yaşatmaya çalışıyorum.
“Müşteriyi Tanıyarak DOĞRU Tanıtabilirsiniz!”
– Bugüne kadar pek çok başarılı proje gerçekleştirdiğinizi biliyoruz. Peki en ilgi çekici projeniz hangisiydi?
Her projemiz bizim için heyecanlı ve ilgi çekici; zira, müşteriyi tanıyarak doğru tanıtabilirsiniz. Biz her seferinde farklı işler, farklı insanlar ve farklı görüşlerle birleşiyoruz. Bu fevkalade heyecan verici oluyor bizim için… Ama örnek vermem gerekirse; Haziran ayında İstanbul’a bizim çabalarımızla gelmek isteyen New York Eski Belediye Başkanı Michael R. Bloomberg’in şehrimizde düzenlemiş olduğu Haydarpaşa Tren Garı’ndaki konferansı, dünyada mega şehirlerdeki belediye başkanlarıyla olan toplantılar (vb.) gibi tüm çalışmaları beş ay çalışarak hazırladık…
“Halkla İlişkiler çok önemli!”
– Marka imajının oluşması aşamasında “Halkla İlişkiler”in rolü nedir? Genel bir değerlendirme yapar mısınız?
Doğru mesaj ile tanıtım yaparak, iyi bir imaj oturtmak hedef kitle için çok önemlidir. Bu durum yaptığınız işin ötesinde, işinizi ileriye taşımanızda önemli bir adımdır. İşinizi ne kadar iyi yapsanız yapın, zayıf bir bilinirlilik ve eksik bir imaj ile o işi bir sonraki kademeye taşımanız zor olacaktır.
– Halkla İlişkiler sektörünün Türkiye’deki gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’deki firmalar 15 sene öncesine kadar halkla ilişkileri eksik veya yanlış kullanıyordu. Şimdi ise herkes medyanın büyümesiyle çok bilinçlendi. Günümüzde halkla ilişkiler ve iletişim danışmanlığı almayan, uygulamayan şirket neredeyse yok gibi.
– Yurt dışında da pek çok projede yer aldınız. Bugüne kadar dünya çapında hangi ünlü isimlerle çalıştınız?
MB-Bloomberg, Bill Clinton, Richard Branson, Kevin Spacey ve Ricky Martin gibi pek çok yabancı iş adamı ve starla çalıştık. Bunların yanı sıra, Türkiye’de halkla ilişkiler için birçok yabancı firmayla da çalışıyoruz…
“Oğlumla arkadaş gibiyiz”
– Başarılı iş hayatınızın yanı sıra, mükemmel bir annesiniz. Peki oğlunuzla ilişkileriniz nasıl?
Oğlumla ilişkim çok iyi, birbirimizle arkadaş gibiyiz. Her konuda birbirimize çok destek oluyoruz. Oğlum, her projemin başlangıç aşamasında bana yardımcı olur. Her şeyimizi konuşur, paylaşır, birbirimizle doğa ve spor dolu vakit geçirmeye çalışırız.
– Siz aynı zamanda kıyafet seçimlerinizle de beğeni topluyorsunuz. Bu noktada nelere dikkat ediyorsunuz?
Kıyafet seçerken ilk önce rahat olup olmadığına bakarım. Alacağım kıyafetleri önce vücut proporsiyonlarıma uygun olacak şekilde seçerim; sonra da giyeceğim ortamların uygunluğuna göre… İş hayatımın yoğunluğundan dolayı modayı fazla takip edemiyorum ama dergi veya mağazada beğendiğim bir şey olursa hemen alırım.
– Oldukça güzel bir fiziğe sahipsiniz, bunun sırrını bizimle paylaşır mısınız?
Haftanın altı günü muhakkak spor yapıyorum. Senede iki kere de Avusturya’daki Viva-Mayr detox kliniğine gidiyorum…
“DEDEME AŞIKTIM”
– Motosiklet tutkunuz olduğunu biliyoruz. Peki bu tutkunun kaynağı nedir?
Aslında bu tutkunun nereden geldiğini inanın ben de bilmiyorum. Dedem ben daha ilkokuldayken yazlıkta kullanmak için mobylette almıştı. O zamanlar dedemin arkasına binerdim. Ve beraber gezerdik. Dedeme aşık olduğum için, onunla gezmek gurur verirdi bana. Sanırım motosiklet tutkum da onu dedemle bağdaştırmamdan kaynaklanıyor.
– İleriye yönelik projelerinizden ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Kendimi bildim bileli ileriye yönelik hayal kurmuşumdur. Öyle çok projem ve hedefim var ki inanın sayfalara sığmaz. Projelerimden bir tanesi Türkiye’de sanal iş hayatını daha fazla oturtmakla ilgili. Sanal ofis, sanal toplantılar, sanal muhasebe… Özellikle İstanbul’daki trafik şartlarıyla bu konseptin çok uyacağına inanıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız hızla devam ediyor.
“Doktor olacakken iletişimci oldum!”
Lisede, aileme yazın çalışmak istiyorum diye tutturup, çok genç yaşta çalışmaya başladım. 11 yaşında dedeme malzemelerimi avans olarak aldırıp, tüm yaz boyunca arkadaşlarıma, annemin arkadaşlarına dizdiğim boncuk kolyeleri sattım ve kazandığım parayla dedeme sermaye avansımı geri öderdim. Üniversiteyi kazandığım ilk sene de aileme yazın çalışmak istediğimi söyledim. Bu sefer ailem yardımcı olmak istedi ve ünlü bir reklam ajansında iş görüşmesi ayarladı. Giriş o giriş, bir daha o işi bırakmadım. İşimi her zaman severek yaptım, çok çalıştım ve bana gelen tüm işlere sevgiyle yaklaştım. Bence başarının ölçüsü de budur. Doktor olacakken iletişimci oldum; işime olan sevgim ve saygım da beni başarıya götürdü.
MİNE KALPAKÇIOĞLU ile kısa kısa…
* En büyük hayaliniz?
Ölene kadar sağlıklı ve fit yaşamak…
* Olmazsa olmazlarınız?
Oğlum, annem, evim, işim ve spor…
* İş yaşamınızdaki vazgeçilmez kurallarınız?
Müşteriyi tanımadan işi almak, müşterilerime ortağımmış gibi davranıp ona sahip çıkmak ve işimi severek yapacağım ortamda olmak…
* Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Direk gibi sağlam duran, direkt konuşan, sevgi dolu ve meraklı…
* Size göre mutluluk nedir?
Mutluluk, sağlıklı ve sevgi dolu olma halidir. Sağlıklı olunca, iyilik hali de geliyor insana. Sevgi ile yetişmişsen sevgi ile bakıyorsun her şeye. Bu da insanın mutlu olmasını sağlıyor.
