“Sunduğumuz tüm lezzetlerde, gerekli hijyen ve kalite standartlarını gözeterek, insan sağlığını ön planda tutarak üretim yapıyoruz. Çünkü iyi bir kebap, ritüeline uygun sunulmalıdır…”
Etiler Uludağ Kebap’ın sahibi Canan Bekil ile çalışmaları ve kebap kültürüne dair oldukça keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Canan Bekil “Kadınların detaycılığı, yaratıcılığı ve estetik zevki, yeme-içme sektörünün sürekliliği ve başarısı için vazgeçilmez unsurlardandır” dedi.
Canan Hanım röportajımıza kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı okuduktan sonra Amerika’ya gittim. Uzun süre Newyork’da mutfak tasarımı ve pastacılık üzerine eğitim aldım. Bu eğitimlerimle gurmeliğe adım atarak, iç mimarlıkla yemeği iç içe sunmaya çalıştım.
-Mimar olarak başladığınız çalışma hayatınıza yeme-içme sektöründe devam ettiğinizi biliyoruz. Bu geçiş nasıl oldu? Bu sektörde bir işletme açma fikrinizin çıkış noktasından bahseder misiniz? Bursa’nın ünlü lezzetini Etiler’e taşıma kararını nasıl aldınız?
Aslında hizmet sektöründe gıdayla ilgili bir mekân açmak aklımızda hep vardı. Uludağ kayak dönüşümüzde methini çok duyduğumuz, Bursa eski garajdaki kebapçıya ailece kebap yemeye gitmiştik. 3,5 yaşına kadar türlü mücadelelerle yemek yedirdiğim oğlumun Bursa Uludağ Kebap’ı büyük bir iştahla yediğini görünce o an, orada böyle bir işletme açmaya karar verdik. Çünkü bu farklı bir lezzetti ve böyle bir lezzet Bursa’yla sınırlı kalmamalıydı. Hemen bu leziz kebabın mucitleri Cemal ve Cemil Usta ile görüştük. Yakın zamanda çok iyi ilişkiler kurduk. Bu işi hakkıyla yapabileceğime inandılar ve Etiler’deki Uludağ Kebapçısı’nın açılışını desteklediler.
-Uludağ kebap’ın özelliği nedir? Malzemelerinizi nereden temin ediyorsunuz?
Kullanılan tüm malzemelerimiz Bursa’dan gelmektedir. Çünkü kebapta önemli olan malzeme seçimidir. Lezzetinizin sırrını seçtiğiniz ürün ve o ürünün hazırlanışı oluşturur. Örneğin; etini aldığınız hayvanın; yaşı, kilosu, cinsiyeti, yetiştiği bölge, yetiştirilme aşamasında katkı maddelerine maruz kalmaması ve ustalar tarafından etin özenle işlenmesi bütünüyle lezzetinizin kalitesinde etkilidir. Biz Uludağ Kebap’ta üretim aşamamızın her noktasına özveri ile yaklaşıyoruz. Sunduğumuz tüm lezzetlerde gerekli hijyen ve kalite standartlarını gözeterek, insan sağlığını ön planda tutarak üretim yapıyoruz. Çünkü iyi bir kebap, ritüeline uygun sunulmalıdır…
-Menünüzden bahseder misiniz?
Menümüzde Bursa’daki geleneksel konseptin dışına çıkmıyoruz. Kebabımızı döner, köfte ve bonfile ile müşterimizin isteğine bağlı olarak çeşitlendirip zenginleştirebiliyoruz. Menümüzdeki en zengin ve en orjinal olan kebabımız Eti Bol’ dur. Eti Bol kebabı, Uludağ Kebap’ın meşhur döneri, kuzunun en değerli ve lezzetli bölgesi olan bonfile ve şiş köftemizin birleşmesinden oluşuyor. Her malzemeyi doğrudan kaynağından temin ediyoruz. Tereyağının tabağa dökülüşünden etin kesilişine her ayrıntıyı geleneksel yöntemlere bağlı kalarak deyim yerindeyse usulünce yerine getiriyoruz. Kuru üzümün ve çekirdeklerinin öğütülmesiyle hazırlanan şıra da dahil menüdeki her kalem Bursa’ya has. Bursa’nın taş fırınından çıkan pidelerinin ve tava yoğurtlarının da tadına doyulmuyor. Mustafa Kemal Paşa’nın peynir tatlısı ise bir klasik, tabii yanında kaymakla…
-Kebap kültürü daha çok erkeklere ait bir gelenek gibi algılanıyor. Başarılı bir kadın işletmeci olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeme-içme sektöründe ağırlıklı olarak erkek egemenliği söz konusu olmakla birlikte sektörün kadın bakış açısına da ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. Şahsım adına çalışma hayatındaki zorluklardan çok avantajlarına değinmek isterim. Kadınların detaycılığı, yaratıcılığı ve estetik zevki, yeme-içme sektörünün sürekliliği ve başarısı için vazgeçilmez unsurlardandır. Müşteri açısından da işletmecinin kadın olması her zaman avantajdır.
– Neden kebap da şimdilerde daha popüler olan Steak House değil?
Steak House konsepti birkaç senedir popüler olan ve ne kadar süre daha popüler olacağı belli olmayan ithal bir konsepttir. Bursa kebabı ise onlarca hatta yüzlerce yıllık geçmişiyle yurdumuzun önemli yiyecek kültürlerindendir. Özellikle Bursa kebabı kendimizi ödüllendirmek istediğimizde aklımıza ilk gelen kebaplardan biridir. Çünkü sadece eti değil; yoğurdu, pidesi, sosu, yağı, kebap ustalığı ve sunumu adeta bir lezzet şöleni sunmaktadır.
-Mimar kimliğinizle tasarladığınız restoranınızın konseptinden bahseder misiniz?
Restoranın konsepti tamamen bize ait. Zevklerimizi, samimiyetimizi, mimari vizyonumuzla birleştirerek mekânımızın ruhuna yansıtmaya çalıştık. Mimar olmamızın avantajını; ergonomi, fonksiyon ve hijyen bilgilerimizi en iyi şekilde mekanımıza uygulayarak kullandık. Sonuç olarak güzel bir atmosfer ve ambiyans ortaya çıktı.
– Müşterilerinizi ayrıcalıklı kılacak çalışmalarınız ve hizmet alanlarınız var mı?
Müşterilerimizin hepsi bizim için ayrı ayrı özel ve kıymetli olup, memnuniyetleri ve rahatlıkları bizim için önceliklidir. Bu konuda çok hassas ve titiz davranıp müşterilerimizle tek tek ilgileniyoruz.
-Son olarak gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? Şubeleşme hedefleriniz var mı?
Yaptığımız işte kaliteden ödün vermeden, butik olarak ilerlemekten yanayız. Gelecek planlamalarımız arasında zincir olmaktan ziyade Anadolu yakasında da Etiler’de ki mekânımız gibi bir mekân açmayı düşünüyoruz. Böylece hem Avrupa hem de Asya yakasındaki müşterilerimizin aynı lezzeti yakalamalarını sağlayacağız.