“Beşiktaş sevgisi en yüce sevgilerden biridir. Yönetenler kim olursa olsun biz Beşiktaş’a destek vermeye devam edeceğiz.”
Hüseyin Mican, İşbir Yatak’ın İstanbul bölge temsilciliğini alarak firmayı kısa bir sürede 74. sıradan 2. sıraya yükseltme başarısı göstermiş ve şimdilerde 2 ayrı “Köşebaşı” restoranın işletmeciliğini yürüten başarılı bir iş adamı. Bu azimli çalışmalarının yanına Beşiktaş Spor Kulübü’nde ki çalışmalarını da ekleyen Hüseyin Mican ile iş hayatına ve “en yüce sevgi” olarak nitelendirdiği Beşiktaş’a dair oldukça keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Hüseyin Bey röportajımıza kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
İki çocuk babasıyım. Çeşitli sektörlerde iş yapıyorum. Benim ilk işim Arçelik. Biz bu alanda İstanbul’un en eski bayisiyiz. Perakendecilik anlamında Arçelik bayiliğinin yanı sıra mobilya sektöründe de mağazalarımız vardı. 2002 yılına kadar çeşitli markaların bayiliğini perakende olarak yaptım. Aynı zamanda Beşiktaş gönüllüsü olduğum için 2002 yılı, Serdar Bilgili döneminde Beşiktaş Spor Kulübü’nün yönetim kurulunda görev aldım. Orada pazarlamadan ve altyapıdan sorumlu yöneticiydim. Beşiktaş’ın ilk zamanlarda sadece İnönü Stadı’nın altında bir mağazası vardı, çalışmalarımız neticesinde zamanla bu mağazaların sayısını 45’e, pazarlamanın cirosunu ise bir yılda 700 bin dolardan 14 milyon dolara çıkardık. Bu anlamda Beşiktaş Türkiye’de sportif anlamda mağazalaşmayı ilk başlatan kulüp diyebilirim. 2004 yılında ise yöneticiliğimiz bitti. Şimdi Beşiktaş Başkanı Sevgili Fikret Orman’a pazarlama ve mağazacılık konusunda danışmanlık yapıyorum.
–Peki İşbir Yatak ile yolunuz nasıl kesişti?
Benim omurgamla ilgili bir rahatsızlığım var. Dolayısıyla her yerde rahat edemiyorum. 2003 yılında Beşiktaş’ın Ankara’da ki deplasmanına gitmiştim. Orada kaldığım otelde o kadar rahat uyudum ki İstanbul’a döndüğümde o yatak hala aklımdaydı. Sonra Ankara’da kaldığım o oteli arayarak kullanmış olduğum yatağın markasını sordum. “İşbir Yatak” olduğunu söylediler. Ben de İşbir Yatak’ın telefonunu buldum. Ankara’da bir firmaydı ve İstanbul’da hiç satış noktası yoktu. Hemen kendi evime İşbir’den bir yatak aldım. Yatak geldi ve çok rahat ettim. Ardından İşbir Yatak’ın genel koordinatörü beni ziyarete geldi. İstanbul’da satış ağı oluşturmak için planları olduğunu söyledi. Beni de bu konuda Ankara’ya görüşmek için çağırdı.Oraya gittiğimde ürünleri inceledim. Sonrasında İstanbul ve Trakya’da ürünlerini satabilmemiz için iş teklif ettiler. 2004 yılında İstanbul’da İşbir Yatak bölge distribütörlüğünü aldık. O dönemde yatak sektöründe yaklaşık 350 tane firma arasında İşbir Yatak 74. sıradaydı. Şimdi ise 2. sıraya yerleştik.
-Kısa bir süre içinde sektöründe 74. Sıradan 2. sıraya yerleşen İşbir Yatak’ın başarısının sırrı nedir?
Ortalama bir ömrün yaklaşık yirmibeş yılının yatakta geçtiğini düşündüğümüzde; iyi bir yatağın sağlık açısından önemi yadsınamaz. Biz İşbir Yatak olarak insanların yatak odası alırken yatağı bedava istemek yerine, sağlıklı bir ürün düşünüp satın almaya geçmelerini sağladık ve yatağın sağlıklı bir ürün olduğu farkındalığını tüketicilere kazandırdık. İşbir’in teknoloji olarak üst seviyede bir ARGE çalışması var. Sattığımız ürün ve pazarlama iyi olunca da böylesine bir başarı kaçınılmaz hale geldi. İşbir Yatak’ın başarısı her geçen gün katlanarak artıyor; her sene fabrikamız teknolojik olarak ürünlerimize iki model daha katıyor. Bizim ürün desteğimiz çok iyi. İki yıldır da fabrikamıza yurtdışından satın alma talepleri geliyor. Bu durum gerçekten gurur verici…
-İşbir Yatak’ın yanı sıra Köşebaşı restoranlarının 2 tanesinin işletmecisi olduğunuzu biliyoruz. Peki, “Dünyanın en iyi 50 restoranından biri”, “Türk mutfağını en iyi yansıtan restoran” ve “İstanbul’daki en iyi kebap restoranı” seçilerek kalitesini ulusal ve uluslararası alanda tescilleyen “Köşebaşı” restoranları ile yollarınız nasıl kesişti?
Köşebaşı restoranları geleneksel lezzetleri modern sunumu ile markalaştıran ve 3 ayrı kıtada şubesi bulunan global bir restoran zinciri. Ben Köşebaşı’nın ciddi müdavimlerinden biriydim. Dört yıl önce yağmurlu bir günde yemek yemek için Levent’te bulunan Köşebaşı’na gitmiştim. Bakırköy’de ikamet ettiğim için aradaki mesafeden kaynaklı olarak görevlilere Bakırköy taraflarında şubeleri olmadığı için serzenişte bulundum. Aradan iki gün geçtikten sonra Galleria’daki İşbir Yatak mağazasıyla ilgili Galleria’nın genel müdürü beni aradı ve Galleria’nın renovasyona girdiğini, buradaki mağazanın yerinin değişmesi gerektiğini söyledi. Projeyi anlatırken açık otoparkın yanı sıra restoranlarında olacağını söyleyince aklıma Galleria’da bir Köşebaşı restoran şubesi açma fikri geldi. Ve Köşebaşı’nın yetkilileri ile iletişime geçtim. Ve geleneksel motifleri yansıtan bir iç mekana sahip olan “Köşebaşı Galleria” restoranı açtık. Sonraki süreçte ise “Köşebaşı Basın Ekspres” şubesini açtık. Köşebaşı’nın 10 şubesi yurt dışında olmak üzere toplamda 25 şubesi bulunuyor. “Köşebaşı Basın Ekspres” şubemiz ise 1000 metrekare alanı ile dünyadaki en büyük şube olma özelliğine sahip. İçerisinde bulunan 80 kişilik, kendi etinizi kendiniz pişirebileceğiniz, “mangalbaşı” bölümü Köşebaşı şubelerinde bir ilk. Bu şubemiz giriş kısmında yer alan 25 kişilik bar alanı, 100 kişilik VIP salonu ve 150 kişilik terası ile toplamda 355 kişiye hizmet verebilme kapasitesinde. Hafta sonları ise canlı müzik var. Restoranımızın dekorunda ise sevgili kızım Nida Mican’ın çekmiş olduğu fotoğrafları kullandık Bu anlamda en büyük yatırımı bu şubemize yaptık diyebilirim.
-BJK eski yönetim kurulu üyelerindensiniz. Ve halen Kartal Yuvaları danışmanlığı görevini yürütüyorsunuz. Beşiktaş’a olan tutkunuzun kaynağı nedir? Takımın gidişatı ve altyapısı hakkında neler söylemek istersiniz?
Ben ağabeyimden dolayı Beşiktaşlıyım ve beş yaşımdan beri maçlara gidiyorum. Tribünlerden geldim. ÇARŞI grubunun ilk alt yapısındakilerdenim. Zaten bizden sonraki jenerasyon ÇARŞI grubunu kurmuştur. Kongre üyelerinden oluşan Siyah Beyaz Derneği’nin kurucularındanım. Dernek faaliyetlerimiz doğrultusunda hem kulübe hem de kulübün altyapısına destek oluyorduk. Ayrıca ihtiyacı olan insanlara da birçok yardımda bulunduk; deprem olduğu zaman deprem bölgesine kamyonlarca eşya gönderdik… Kulübün gidişatına gelince, son zamanlarda kulüp sıkıntılı bir dönemden geçiyor; bir yandan borçlarıyla uğraşıyor, bir yandan da diğer büyük takımların arasında ayakta kalmaya çalışıyor. Son iki yılda yapılan transferlerin ise gerçekten takdir edilesi nitelikte olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu transferler hem takımımızı gençleştirdi hem de takım ciddi anlamda yol kat etti. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman kulübün menfaatlerini ön planda tuttuğu için daha sağlam bir altyapı ortaya çıkıyor. Beşiktaş sevgisi en yüce sevgilerden biridir. Yönetenler kim olursa olsun biz Beşiktaş’a destek vermeye devam edeceğiz.
–BJK yönetim kurulunca eğitime destek projesi çerçevesinde Iğdır ili Aralık ilçesine yapılması planlanan 3 ilkokuldan birisinin yapımını üstlendiğinizi biliyoruz. Bu proje nasıl gelişti? Eğitimin önemine dair neler söylemek istersiniz?
Beşiktaş Kulübü’nün yaptırdığı bir ilkokulu ziyaret etmek için Fikret Orman ile birlikte Elazığ’a gittik. Fikret Orman bütün iş adamlarına bu okulların arttırılması gerektiğini söyledi. Bende geçen sene Iğdır ili Aralık ilçesine bağlı Karahacılı köyünde “Beşiktaş Mican İlkokulu” isimli bir okul yaptırdım. Bu benim hayatımda yaptığım en iyi işlerden biridir. Çünkü eğitim seviyesi ne kadar yükselirse ve biz eğitime ne kadar destek verirsek ülkemizin refah seviyesi o kadar yükselir.