Mükemmeliyetçi bir doktor olan Muzaffer Çelik, “İnsan sağlığının söz konusu olduğu bir alanda, benim için %2’lik bir başarısızlık riski bile çok fazladır.” sözleriyle doktorluk mesleğinin ciddiyetini vurguladı.
Yaptığı başarılı operasyonlarla ve dünya literatüründe yayınlanan ameliyat teknikleriyle uluslararası alanda adından söz ettiren Estetik, Plastik ve Kraniofasial Cerrah Muzaffer Çelik ile çalışmalarını konuştuk…
– Muzaffer Bey, röportajımıza kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezunum. Aynı üniversitede plastik cerrahi ihtisası yaptım. Daha sonra plastik cerrahi içerisinde kendime bir saha ayırıp özellikle estetik yüz, kafa çene cerrahisi üzerine uzmanlaşmak istedim. Bu anlamda Amerika’da iki farklı merkezde, dünyanın en iyi yüz ve kafa cerrahlarından ikisiyle çalıştım. Hatta bu cerrahların biri dünyanın en iyisi pozisyonunda…
Yüz ve kafatası cerrahisi profesyonel anlamda dünyada çok az merkezde yapılan bir cerrahi. Ben bu işin eğitimini aldıktan sonra, işimi profesyonel anlamda yapmak istedim. Türkiye’ye döndüğüm yıllarda özel bir hastanede görev yaptım. Sonraki süreçte, 1997 yılında Kranioplast Estetik Cerrahi ve Kraniofasial Cerrahi Merkezi’ni kurdum.
– Kranioplast’ın kurulum ve gelişim süreci hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yüz ve kafatası cerrahisi profesyonel anlamda dünyada çok az merkezde yapılan bir cerrahi. Ben bu işin eğitimini aldıktan sonra, işimi profesyonel anlamda yapmak istedim. Estetik cerrahinin yanı sıra kafatası ve çene-yüz cerrahisi alanında bilimsel ve modern konseptlerle hizmet vermek amacıyla Kranioplast’ı kurdum. Kliniğimiz Amerika’da iki farklı tıp fakültesi ile bilimsel diyalog içerisinde çalışmaktadır. Bu sayede kliniğimizdeki bütün uygulamalar bu tıp fakülteleri ile paralellik içerisindedir. Kuruluşumuzdan kısa bir süre sonra, Kranioplast’ta tarif edilen birçok yeni ameliyat tekniği ve bilimsel çalışmalar dünya literatürüne girdi. Halen devam eden yeni ameliyat teknikleri ile ilgili deneysel ve klinik çalışmalarımız var.
– Size ait olan çene ucu ilerletme tekniği hakkında bilgi alabilir miyiz?
Alt çene ucunun normalden daha küçük ve geride olması durumu batı toplumlarında ve ülkemizde sık rastlanan bir durumdur. Bu durum kuş yüzü ifadesine ve gıdı oluşumuna neden oluyor. Çene ucuna silikon, medpor, titanyum gibi sentetik materyaller konularak çene ucunu büyütme sık başvurulan ancak sağlıksız olan yöntemlerdir. Sentetik maddeler “gıdı” denilen yumuşak doku sarkmasını da düzeltemez. Zamanla zemindeki kemiği eritebilir. Her zaman yer değiştirme, infeksiyon gibi riskleri taşırlar. Uzun vadede, hastanın kendi kemik şeklini değiştirerek yapılan ameliyat en güvenilir ve sağlıklı yöntemdir.
Ben bu sorunu kendime ait olan bir teknikle, hastanın çene kemiğini öne doğru ilerleterek çözdüm. Bu teknik, Taipei 1999 Dünya Kraniofasial Cerrahi ve ISAPS TOKYO 2000 Estetik Cerrahi Kongresi’nde sunulan ve literatüre geçen bir tekniktir. Çene ucu ilerletme tekniği ile çene sorunsuz bir şekilde yeni şeklini alıyor. Gıdı ve boyunda da estetik olarak iyileşme sağlanıyor. Çene ucu ilerletme tekniğinin yanı sıra, yüz gençleştirme ve burun estetiği alanında dünya literatüründe yayınlanan toplam sekiz adet ameliyat tekniğim var. Beş tane de uyguladığım fakat henüz yazmadığım teknik var. İlerleyen aşamalarda onları da yazacağım.
– Size göre estetik bir ihtiyaç mı yoksa lüks mü?
Bu durum değişkendir. Geçirilen travmalar sonucu organlar zarar görebiliyor; örneğin kaza sonucu insanların burunları parçalanıyor veya göğüsleri yaralanıyor. Böyle durumların tedavisi bir ihtiyaçtır. Bir de tamamen güzellik kaygısıyla estetik bir görünüş için yapılan uygulamalar var. Aslına bakarsanız her iki durumda bir ihtiyaç.
– Estetik adına yapılan yanlışları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Estetik adına yapılan en büyük yanlış kullanılan sentetik maddeler. Bu maddeler sağlık açısından zararlı ve uzun vadede muhakkak sıkıntı yaratıyor. Sentetik madde kullanıldığı zaman mimik kasları her gün kemiğe baskı yapıyor ve mikro travma sonucu kemiğin beslenmesi bozuluyor, hatta mevcut kemikler de eriyor. Ben bu işi yumuşak dokularla ve kişinin kendi kemikleriyle yapıyorum. Dolgu maddesi veya sentetik madde kullanmıyorum. Bunlar ilerleyen aşamalarda büyük sorunlara yol açıyor. Ve başarısızlıkla sonuçlanıyor. İnsan sağlığının söz konusu olduğu bir alanda benim için %2’lik bir başarısızlık riski bile çok fazladır.
– Müşterilerinize sunduğunuz ayrıcalıklar nelerdir?
Yaptığımız ameliyatlarda iz kalmaması bizim için önemlidir. Bu anlamda çoğu ameliyatı ağızdan müdahale yaparak uyguluyoruz. Merkezimizde hasta bilgileri gizli tutulur ve üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Gizliliğe özen gösteriyoruz. Bu anlamda hastalara randevu verirken bile 45 dakikalık arayla randevu veriyoruz. En önemli şey ise hastalarımıza vermiş olduğumuz garanti. %99 başarılı olmayacağımız bir ameliyata kesinlikle girmiyoruz.
– Kranioplast ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Kranioplast Estetik Cerrahi ve Kraniofasial Cerrahi Merkezi’ni büyütmek hedeflerim arasında. Bu anlamda kliniğin devamlılığı açısından 18 yıllık bilgi birikimimi bu işe merak salan genç plastik cerrahlara aktarmak istiyorum.
“Uzmanlık alanımda hiçbir tekniği gözü kapalı olarak kabul etmem!”
Tıp alanında iş körlüğü var. Yapılan ameliyatların neden başarısız olduğu sorgulanmıyor. Doktorlar araştırmak ve problem çözmeye yönelik uygulamalar düşünmek yerine, hocalarından gördüklerini uyguluyor. Bu durum ise her alanda olduğu gibi tıp alanında da gelişimi engelliyor. Bilinen teorik bilgiler ve görülen uygulamaların dışına çıkmamak en büyük hata… Ben uzmanlık alanımda hiçbir tekniği gözü kapalı olarak kabul etmem. Çünkü plastik cerrahide vizyon sahibi olmak bunu gerektirir.